Ne çok unutuyoruz!

‘İnsan’ olarak yaratıldığımızı unutuyoruz mesela.

İyilikleri unuttuğumuz gibi, kötülükleri de unutuyoruz. Aklımızda tutmamız gereken şeyler var oysa! Hem de çok fazla unutulmayacak ‘bir şeyler’ var!

Hiç unutmamamız gereken kendimizi bile unutuyoruz çoğu zaman. Ne demek kendini unutmak?

‘İnsan’ olarak yaratıldığımızı unutuyoruz mesela.

Evet ‘insan’ız ve bu dünyada bulunmamızın bir nedeni var. Bu büyük sırrı unuttuğumuzda nede çok şey kaybediyoruz bir bilsek! Her şeyden önce yaşamamız anlamsızlaşıyor. Sıradan bir hayatın kollarında buluyoruz kendimizi. Şükür ki hatırlayıp buluyoruz, ya bulamasak kendimizi bir daha?

Ya Azrail’in ruhumuzu teslim almasıyla hatırlasak ‘insan’ olduğumuzu ve niye buraya gönderildiğimizi? İş işten geçince yani…

Şükretmeli. Hatırlatan'a şükretmeli çokça.

Birinde, yaşlılıktan kaynaklı unutkanlık hastalığı baş göstermişti . Sevdiği kadına, eşine dönmüş ve “ya seni de unutursam” demişti. Ne kadar da acı bir sahne. Oysa bizler her birimiz, sevdiğimizi unutmuyor muyuz?

Düşünelim… Sevdiğimiz her kim ise, ya da her ne ise, unutmuyor muyuz onu? Peki, hatırımızdan çıkan şey ‘sevgili’ olur mu gerçek manada?

4 ramazan, salı / istanbul

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir