Ne kadar da az şükrediyoruz

“Ne kadarda az düşünüyorsunuz” ve “ne kadarda az şükrediyorsunz!”

İslam’ın kutsal kitabı olan Kur’an-ı Kerim’de Müslümanlara iki şey defaatle hatırlatılır; “Ne kadarda az düşünüyorsunuz” ve “ne kadarda az şükrediyorsunz!”

İlk emri ‘oku’ olan bir dinin müntesiplerine düşünmeyi hatırlatmasından daha doğal bir şey olamazdı herhalde. Oku, öğren ve sonrada tefekkür et. Çünkü düşünen insan kendini tanımaya başlar. Dünyada bulunma sebebini tefekkür eden insan, kamil olma yolunda ilerlemeye de başlar. Kamil insan olmak için okumayla, düşünmeyle ilerlemek, bir yolda olmak gerekiyor. Amaç yolun sonuna varmak değil, yolda olmaktır. Yola çıkan insan ilerler. İlerleyen insan kendini tanır, eksiğini görür ve tamamlanmanın gayretine düşer.

Düşünmeyle birlikte şükretmeyi de hatırlatıyor Allah insana. Çevremizde olup bitene bakınca nasıl şükretmeyelim ki! Komşu ülke Suriye’de yıllardır süregelen bir insanlık ayıbı devam ediyor. İnsanlar hayatta kalabilmek için yerlerini yurtlarını terk ediyor. Sadece şehirlerini değil, ülkelerini de terk etmek zorunda kalıyorlar! Bir gün bile kendi evimize gelmediğimizde bunun eksikliğini nasılda hissediyoruz, hatırlayın lütfen! 

Basına yansıyan, içimizi acıtan o kadar çok hadise var ki! Annesine, kardeşlerine bir lokma ekmek götürebilmek için ülkemizin sokaklarında bir şeyler satmaya çalışan yada dilencilik yapan ufacık çocukların varlığı içimizi öyle acıtıyor ki!
Bir fotoğraf gördüm. Ufacık bir çocuk, çöpten 2 adet salatalık bulmuş ve annesine doğru sevinç içinde koşturuyor. Kim bilir ne kadar zamandır hiç bir şey geçmedi boğazlarından!

 Allah bu milletin kalbine koyduğu merhamet duygusunu hiç bir zaman azaltmasın. İnsanımız belkide kendi çocuğunun rızkından kesip, bu kardeşlerimize sahip çıkıyor. Böyle bir milletin içinde olmak, ayrıca şükrü gerektiriyor! Kendilerini medeni sanan Avrupa devletlerinin herhangi birinde de yaşıyor olabilirdik! Savaşlardan kaçıp sığınacak yer arayanlar gelmesin diye, ülkelerinin etrafını tel örgülerle çeviren bu merhametsiz toplumun bir parçası da olabilirdik!

İnsan’a olan merhameti yitiren insanlık, her geçen gün biraz daha kaybetmeye devam ediyor. Dünyanın bir kısım devletleri, silah baronları satış yapacak, para kazanacak diye bir başka yerde insanların katledilmesine göz yumuyorlar! Tıpkı dünyanın bir çok bölgesinde insanlar açlıkla, susuzlukla boğuşurken, dünyanın başka yerlerinde yine insan, fazla yemekten, fazla kilolardan dolayı tedaviler görüyor! Çelişkilerle dolu dünyamızın en çok merhamete ihtiyacı var! Merhametin olmadığı yerde gerçek manada bir insanlıktan söz etmemiz mümkün değildir.

Bize verilen nimetlerin asıl sahibi olan Yaratıcı, kitabında defaatle; “ne kadarda az şükrediyorsunuz” diye insanlığı uyarıyorsa, tüm bu hadiseleri de göz önüne getirerek düşünmemiz gerekiyor! Bu güzel günlerde, çevremize karşı daha duyarlı olalım lütfen. Acaba sokağımızda, mahallemizde, şehrimizde şu an yiyecek hiç bir şeyi olmayan birileri var mı? Ne dersiniz, bunu hep birlikte bir düşünelim mi?

Yenigün Gazetesi / 08 Haziran 2016

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir