Sen kendini bilmezsen…

İnsan, tüm yaratılmışlar içerisinde, en seçkin, en mükemmel, en güzel varlıktır.

İnsan, tüm yaratılmışlar içerisinde, en seçkin, en mükemmel, en güzel varlıktır. Güzel kavramı görecelidir. Her insana göre farklılık arz edebilir. Ama bir düşünelim, kainattaki milyarlarca canlı ve cansız yaratılmış varlık içerisinde, Yaratıcı’nın muhatap aldığı tek canlı insandır.

Kainatın büyüklüğü bir yana, insanın fiziksel varlığı bile muazzam bir yaratılışa sahiptir. Bugün dünyanın geldiği müthiş modernizasyona rağmen, ufacık bir organımızın yaptığını bile yapacak teknoloji hala yapılabilmiş değildir. Ufacık bir et ve kas yapısından oluşan gözümüzün megapikseli hangi fotoğraf makinesin da var, hangi kamera bu kadar mükemmel bir görüntü yakalayabiliyor? Ya beynimize ne demeli! Kafatasımızın içinde, cıvık bir sıvıdan oluşan yapısıyla araştırmacıları şok etmeye devam ediyor! Beynimizde ceviz kadar bir büyüklüğe sahip olan, adına hafıza dediğimiz bir alanın algılama ve saklama kapasitesinin muazzam yapısı karşısında hepimiz hayretler içerisinde kalıyoruz.

Ya gökler? Galaksiler, milyarlarca yıldız ve uçsuz bucaksız bir alem. Ve tüm bu sistemin milyarlarca yıldır en ufak bir sorun yaşamadan tıkır tıkır işliyor olması…

Gökler bu kadar mükemmel olurda, yerdekiler bundan geri kalır mı? Gözle bile göremediğimiz bir alem var, mikro alem. Göklere çıktıkça nokta kadar küçülen bir dünya, mikro alemin içine girdikçe, makro aleme çok benzeyen, gözle bile göremediğimiz bir büyük alem. Küçüldükçe büyüyen, büyüdükçe de küçülen mükemmel bir kainat sistemi.

Araştırmakla ucu başı bulunamayan tüm bu alemler içinde biz, yani insan. Ve tüm bu alemleri Yaratan’ın sadece bizi muhatap alması, bizimle konuşması, bize ‘söz’ söylemesi. İnsana  “kainatta yaratılmış en seçkin varlık” derken haksız mıyım sizce?
Ayrıca ‘insan’ı sadece fiziksel yapısıyla ele almakta doğru değil. İnsanın ruhsal bir boyutu var ki, Yaratıcı’nın muhataplığına mazhar olanda zaten o ruhsal yapı.

Makro ve mikro alem, hayvanların dünyası, su altında devam eden ve insanı heyecanlandıran canlılar alemi, toprağın altında devam eden ve eko sistemin muazzam bir şekilde işleyişini düzenleyen, son derece önemli olan canlıların yaşamları  ve bitkilerin sevimli dünyası… Öğrendikçe insanın hayretlerde kalmaması mümkün değil.

Hem kainatın bu insanı hayretler içerisinde bırakan işleyiş mantığı hem de bizler öyle bir fiziksel ve ruhsal yapıya sahibiz ki, tüm bunların mükemmelliğini gözlemleyince, derin derin düşünmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Bu yaratılış harikası ‘insan’ın bu dünyada bulunma amacı ne? Sadece yeme içme, yatma uyuma için burada bulunuyor olsaydık, insandan çok daha güzel yiyen, insandan çok daha güzel uyuyan yüzlerce canlı var! Onlar gibi yaratılabilirdik.

Öğrenmek iyidir. Öğrendikçe insan bilgeliğe adım atar. Gerçek bilgelik ise insanın kendini bilmesidir.
Ne diyor büyük şairimiz Yunus;
“İlim ilim bilmektir.
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsin,
Ya nice okumaktır?”

Yenigün Gazetesi / 17 Haziran 2016 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir