Şükredebilmekte şükür ister. İnsan olupta, hatta müslüman olupta şükretmekten çok uzak hayatlar yaşayan insanlar varken, verilen nimetlere şükredebiliyorsak, buna da şükür gerekir.
Niçin yaşadığımızı biliyorsak, bu da şükür gerektirir.
İnsan olmanın, müslüman olmanın ne demek olduğunun farkındaysak, bu da şükür gerektirir.
Hatırlamaktır şükür. Verilenlere bakıp, Veren’i hatırlamak.
Şükretmek, kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan en önemli eylemlerdendir.
Sahip olduklarımıza bakıp, sahip olmayanları düşünmektir aynı zamanda şükür. Sokaklarımızda, ihtiyaç sahiplerini görmüyor muyuz her gün? Onlara verilmeyen o kadar çok şey var ki bize verilmiş olan!
Hastaneler çok sevdiğim mekanlar değil. Ama ne zaman yolum düşse şükretmediğimi anımsatıyorlar bana. Bana verilen elime, koluma, ayağıma, gözüme, aklıma… Şükretmiyorum. Kaybedenler’i görünce anlıyorum bende ‘var olan’ın ne kadar değerli olduğunu. Oysa 'bana verilen’in ne denli değerli olduğunu anlamam için, onu kaybetmem gerekmiyor, öyle değil mi? O zaman her an’ıma, verilen her nimete çokça şükretmem gerekiyor.
Tabi şükür sadece ağızla yapılan bir kelime ya da cümleden oluşmuyor. Şükür, bana verilen her nimeti, iyi kullanmakla yani hakkını vermekle olur. El’imin hakkı başka, gözümün hakkı başka, kalbimin hakkı başka, aklımın hakkı başka şekillerde verilir…
Gelin düşünelim dilerseniz… Şükredebiliyor muyuz gerçekten? Oysa şükür gerektirecek çok fazla nimete sahibiz her birimiz…
3 Ramazan, Pazartesi / İstanbul