Temmuz selası

Aylar geçti o kara gecenin üzerinden. Ruhsal dünyamızdaki o gecenin izleri silinmiş değil hala!

15 Temmuz akşamı, hain kalkışmayı ilk duyduğumda noluyor diye merakla kendimi Kısıklı’ya atmıştım. İlk başlarda olayın vehametini anlamamız mümkün değildi tabi. Cumhurbaşkanı’nın evi orada olduğu için belki bir şeyler öğreniriz diye oraya koşmuştum.

Hemen dikkatimizi çeken bir durum vardı. Camilerden ardı ardına selalar okunuyordu. Hayatım da hiç rastlamadığım bir şeydi bu. Sela cenaze namazı öncesi okunurdu benim bildiğim. Birde Perşembe gecesi okunurdu ki, bir gün sonrasının Cuma olduğu hatırlansın…

Başta Kısıklı’daki o tarihi camiden olmak üzere selalar durmaksızın okunuyordu her yerde. Köprüye doğru giderken de acıklı ses tonlarıyla selaları dinleye dinleye gitmiştik. Sabah olana dekte okundu o selalar. Sonradan anlaşılacaktı ki, 241 şehidimiz kendi selalarını dinleye dinleye o meydanlara koşuyorlardı o anlarda. Tarihte, daha ölmeden kendi selasını dinlemek kaç kişiye nasip olmuştur bilemiyorum. 15 Temmuz'da şehit düşenler, sokaklara çıktığında okunan o selaların kendi selaları olduğunu düşünmüşler miydi acaba?

Aylar geçti o kara gecenin üzerinden. Ruhsal dünyamızdaki o gecenin izleri silinmiş değil hala! Silinmeyen sadece kalbimizde bıraktığı iz değil elbet! Mesela Çengelköy’de hala izleri duruyor o hain kurşunların. Dar sokaklarında hala kan izlerini görmek mümkün. Nice insanlar canlarını feda ettiler o gece.

O karanlık gecede elbette çok yaşanmışlıklar var. Bir çok insanın hatırası var. Hiç birimizin yaşadıklarını unutması mümkün değil. Hatıraların kalıcı olması için yazılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Piyasaya o geceye dair çeşitli eserler çıkmaya devam ediyor. Hande Fırat’ın kitabı bir hayli kalıcı bir eser olmuş mesela. Dakika dakika o gece yaşadıklarını anlatmış.

O isimlerden bir tanesi de Serra Erdoğan. Çengelköy şehitlerinden Halil Kantarcı’nın yaşamını anlattığı Habib Halil kitabı epeyce bir tartışmaya yol açmıştı. Serra’nın önümüzdeki günlerde yeni bir kitabı daha çıkıyor. İsmi ‘Temmuz Selası’. O geceye dair tarihe tanıklık edecek ve arşivlerimizdeki yerini alacak bu nadide eser. Kitap satışa çıktığı zaman alıp okuyacağım ve daha detaylı bir yazı kaleme alacağım. O gece yaşanılanlara dair daha nice kitaplar yazılacaktır ve yazılmalıdır da.

Bu eserleri hepimiz alıp, satır satır okumalıyız. Okumalıyız ki, hainlerin neler yaptıklarını, amaçlarının ne olduğunu iyice idrak edebilelim. Düşmanımızı bilirsek ve tanırsak, ona karşı tedbirli oluruz. Gafil yakalanmayız bir daha. Devletlerin böyle durumlara karşı korunma refleksleri vardır elbet ama hain içerde olunca çokta bir şey yapamıyorsunuz! Satılmış hainler vatandaşın vergileriyle alınmış silahları vatandaşın bizzat kendisine doğrultabiliyor. Kendi uçaklarınızla size karşı bombalar yağdırabiliyor! O nedenle iyiyi kötüyü, dostu düşmanı bilmek çok önemli. Bilmek içinde tabi ki çokça okumak gerekiyor.

Yenigün Gazetesi / 14 Kasım 2016

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir